27 Ocak 2012 Cuma

Ah Bu Diziler.... Şimdi De House M.D. Peşindeyim!



TV kanallarında bir sürü bir sürü dizi var ve otobüste-vapurda-sokakta sık sık "diziyi kaçırıca eve gitmeliyim. Akşam dizim var gelemem." vs cümlelerini duyuyor olmamaıza rağmen kime sorsak "ayyy yok ben hiç dizi seyretmiyorum, yabancı diziler haricinde" diyor neredeyse :)) Tabi tabi, ben de seyretmiyorum zaten :P
Yok yok, ben gerçektenten seyretmiyorum :) Papatyam dizisine bakıyorduk ama o da bitti. Eşim Kurtlar Vadisi'nin sıkı takipçisiydi ama neredeyse 1 yıldır pek bakmıyor. Öyle Bir Geçer Zamanki'ye gıcık gıcık gıcık oluyordum, bu yüzden hiç seyretmemiştim fakat son iki bölümdür bakıyorum, güzelmiş :P Gerçi sıkı takipçisi olanlar "artık bozdular o diziyi de" diyor ama belki de bozuk hali hoşuma gitmiştir :P Ezel varken seyrediyordu ama ben son sezonuna hiç bakmadım neredeyse. Çarşamba günleri Çocuklar Duymasın açık olur TV'de ama ben bilgisayar başında eşim ipod başında, arada şöyle bir ekrana bakarız. Şimdi TRT1'de Seksenler diye bir dizi başladı. 10 dakika kadar seyrettim ama güzele benziyor, takip edebiliriz belki.
İşte bu dizisizlikte, can sıkıntımı giderme amaçlı yabancı dizi arayışına girmiştim geçen yıl. Önce Desperate Housewives'ın bütün sezonlarını bir çırpıda seyrettim. Ara sıra TV'de bakardım ve çok merak ederdim. En baştan seyretmeye başlayınca da epey sardı. Şimdi birebir takip ediyorum. Son sezonun son bölümünde yani 8. sezonun 12. bölümündeyim. Altyazı yüklenmesini bekliyorum seyretmek için :)



Yine geçen yıl Dexter'a fena halde takılmıştım. Hatta bir post da yazmıştım Dexter'la ilgili. Onu da birebir takip ediyorum fakat o da fena fena fena bir bölümle sezon finali yaptı önceki ay.
Bu arada ben de twitterda falan birçok kişinin profil fotoğrafı yaptığını gördüğüm House dizisine bir başlangıç yapayım dedim ve deyiş o deyiş :P Şuan 4. sezondayım.
İlk başlarda House'u acımayla karışık pek sevmiştim. Hani çok yalnız vs falan ya, insan üzülüyor. O yüzden böyle aksi ve gıcık oldugunu düşünüyor. Ama kaç sezondur seyrediyorum, artık tanıdım nerdeyse. Ve adam hakikaten gıcık ve uyuz bence. Ayrıca çok da muzur! Babamı hatırlatıyor bana :) Babam da muzurdur, milleti gıcık etmeye bayılır. Onun emekli olmadan önce, fabrikada yaptığı muzurlukları dinleyerek büyüdük biz :) Ama babam gibi House da çok işe yaradığı için, onca muzurluğa rağmen kovulmuyor.
Gerek dizide gerekse dizi tanıtımlarında House hep "teşhis konulamayan hastalara teşhis koyup tedavi eden dahi doktor" olarak tanımlanıyor ama her bölümde son 15 dakikaya kadar her hastaya hep yanlış teşhis koyuyor önce. Ve o yanlış teşhisin yanlış tedavisinden dolayı hasta daha da kötü hale geliyor. Hep son 15 dakikada doğru teşhisi koyuyor ve tedavi ediyor. Bundan da sıkıldım aslında :P



Ama yine de, sadece hastalar ve hastalıklar olmadıgı için güzel bir dizi. İnsanın takip edesi geliyor. 3. sezonun sonunda ekip dağıldı ve ben çok üzüldüm gerçekten. Alışmıştım hepsine :) Sonra internette azıcık araştırma yaptım ve ekibin daha sonra tekrar toparlanacağını öğrendim. Gerçi emin değilim. Çünkü çok da fazla bakmak istemedim, öğrenmeyeyim diye :)) Benim şöyle bir huyum var: roman okurken, film seyrederken falan sonunu bilmek isterim. Hani herkes, sonunu öğrenmek istemez ya heyecanı kaçmasın diye, ben ise sonunu öğrenince daha çok heyecanlanıyorum :) Çünkü o sona nasıl ulaşıldığını merak ediyorum :) sonunu bılmezsem de, belirsizlik daraltıyor beni.



House, hastalarla pek ilgilenmiyor aslında. Ekibi var ve köle gibi kullanıyor onları. Bütün testleri vs onlar yapıyor. House çok mecbur kalmadıkça hastayı asla görmüyor. ve zaten herkesin yalan konuştuğunu düşündüğü için hiçbir hastaya da inanmıyor. Her hastanın mutlaka bir şeyleri gizlediğini, hastalığı da o yüzden teşhis edemediklerini düşünüyor. Hastanın hayatını daha iyi öğrenebilmek için, ekibini hastanın haberi olmadan, hastanın yaşadığı eve yolluyor ve araştırma yaptırıyor.
Şimdi ben sizi de kendim gibi bilip dizi hakkında ayrıntılı bilgi vermeyeyim :) Gerçi yukarıda biraz vermiş oldum , kusura bakmayın artık :) Dizinin en sevdiğim yönü ise şu, hiç ummadığınız şeylerden hastalık kapabileceğinizi öğreniyorsunuz. Mesela bir bölümde, çocuk neredeyse ölecekti ve hiçbir teşhis koyamıyorlar. Bir sürü tahlil yaptılar MR çektiler vs vs. Ama yok. Neden hasta olduğunu bir türlü bulamadılar. Sonunda House'cuğum buldu tabi :) Meğer, çocuk, kamyonette pantolon satan birinden kot pantolon satın almış ve yıkamadan giymiş. Satan kişi de, gündüzleri aynı kamyonetle kimyasal ilaç mı taşıyormuş ne. Onlar pantolona da bulaşmış. Pantolon da çocuğun derisiyle temas edince o kimyasallar çocuğa geçmiş. Çocuk da hastalanmış. (Masal anlatır gibi oldu :) )
İşte böyle blogcanlarım. Bu kadar anlatınca canım çekti. Siz "hmm nasıl birşeymiş acaba bu dizi, bi bakayım." diye merak ededurun, ben de gidip 4. sezonun 2. bölümünü seyredeyim bu karlı ve soğuk havada sıcacık battaniye altında :)