25 Kasım 2010 Perşembe

Tahinli Kurabiyeyi Bir De Ben Yapayım Dedim :)

Yemek yapmaktan hele de yeni tarifler denemekten çok keyif alırım. Bunda burcumun da etkisi var sanırım. Boğa burcuyum. Yemek yapmayı da yemeyi de severim yani :) Ama öyle pat diye yapamam bir tarifi. Bi kere evim toplu ve temiz olacak. Yapacak başka birşey olmayacak ki kafam ona takılmasın. Zaten bu yüzden şu sağ altta görmüş oldugunuz "denemem gerekenler" listesi uzayıp gidiyor :D Gerçi bir iki tanesini denedim.



O listedeki denediğim tariflerden biri de tahinli kurabiye. Tarifi ilk olarak bu sitede gördüm. Daha sonra birkaç blogda daha rastladım ve artık yapmamın zamanının geldiğini farkedip koları sıvadım. Aslında sıvamadım kollarımı, çünkü kıyafetim kısa kolluydu. Hehehe iğğğrenç bir espri de yapayım dedim :P

Malzemelerde ufak tefek değişiklik de yaptım. Onu da belirteyim ve geçeyim tarife :)
Malzemeler:
1 su br tahin
1 su br sıvıyağ
1 su br pudra şekeri
1 paket vanilya
3,5 su br kadar un
1 kaşık kadar pekmez

Yapılışı:
Tahin, sıvıyağ, pudra şekeri, vanilya ve pekmezi karıştırın. İyice karıştıktan sonra yavaş yavaş unu ekleyin. Un kurabiyesi kıvamına getirin hamuru. Sonra yuvarlak şekil verip tepsiye dizdikten sonra 175 derece fırında üzerleri hafif kızarana kadar pişirip bayıla bayıla yiyin :)



Gördüğünüz üzere benim kurabiyeler, asıl tariften farklı olarak kahverengimsi oldu. :) Pekmez katmasanız da olur yani. Asıl tarifteki gibi ceviz falan da eklenebilir tabi.
İşte böyle sevgili okurlarım. Evdeki bilgisayar bozuk oldugu için ve işyerinde de pek fırsat olmadıgı için blogları gezemiyorum bu ara. Gezsem de yorum yazamıyorum. Mazur görün olur mu? Haydi afiyet olsun :)

Not: Yaa tamam itiraf ediyorum. O kahverengilik pekmezden falan değil. Yaktım ben kurabiyeleri heheheh :))))) Ama naapiiimm ben unu 2,5 br koyduğum için az geldi sanırım, bi türlü pişmek bilmedi, yumuşak yumuşaktı her baktığımda. Piştiğinde de yanmıştı :D
Kaçtımmmm.

16 Kasım 2010 Salı

Bize Misafir Geldiii Oleeeyyy :P


Çalışan kadın olmanın zorluklarından bahsederek bir giriş yapmak gerekiyor aslında bu posta. Ama ben bu konudan defalarca bahsettiğim için elimi tekrar yormayayım diyorum :) Siz önceki postlarıma bakıp, çalışıyor olmanın zorluklarını okuduktan sonra devam edebilirsiniz bu yazıya, isterseniz :)
Bize pek misafir gelip gitmez. Çünkü zaten geç geliyorum işten. Boş günlerimde de anca dinleniyor yada temizlik falan yapıyorum. Tabi böyle olunca da kendimizi yalnız hissediyoruz aslında. Muhabbeti özlüyoruz. Akşamlarıyla birileriyle evde oturup çay falan içesimiz geliyor. Önceki postlarımdan birinde de bahsetmiştim sanırım, bazen karşı apartmandan birilerinin cama çıktığını görünce ben de cama çıkıp farkedilmeyi bekliyorum :) Olur da karşıdaki komşular bana laf atar da muhabbet ederiz falan diye. Durum bu kadar vahim yani :P

Geçen hafta da şeytanın belini kırıp misafir davet ettik. Eşimin de yardımıyla evi silip süpürdükten sonra soframızı da hazırlayıp heyecanla misafirlerimizi bekledik :) Eşimin halasının kızı ve eşi, eşimin erkek kardeşi ve eşi, bir de görümcem geldi. He tabi iki de bebecik :) Yani bir yaşındalar ama bebecik oluyo tabi bana göre :) Güzelce kahvaltımızı yaptık, uzuuuuuuun sofra başı muhabbetiyle beraber :) Sonra hala kızımız ve eşi gitt, biz kalanlarla devam ettik. Akşam yemeğini bile yedik :) Akşam olup onlar da gidince eşimle mutlu mesut oturup günün kritiğini yaptık ve bunu sık sık tekrarlamaya karar verdik. Evet gün boyunca işyernde de sürekli insanlarla muhatap oluyoruz ama ev muhabbetlerinin tadı başka oluyor. Aranılıyor yani.
Soframızdaki birkaç mamadan birinin tarifini verip de gideyim bari huzurunuzdan :) Gerçi tarif bile denemeyecek kadar basit ve herkesin yaptığı birşey ama olsun. Dostlar alışverişte görsün :D

Patatesli Börek
Malzemeler:
4 yufka
4 adet haşlanmış patates
1 küçük soğan
1 tatlı kş kadar salça
yoğurt
sıvıyağ
karabiber, pulbiber, tuz, çörekotu

Yapılışı:
Haşlanmış patatesleri iyice eziyoruz. Soğanı rendeleyip geniş bir tavada yağda biraz kavuruyoruz. Daha sonra salçayı da ekleyip bir iki dakika sonra patatesleri ekliyoruz. Tuz ve baharatları da serpip birkaç dakika kavurup ocağın altını kapatıyoruz.
Bir kasede yoğurtu çok az sulandırıp sıvıyağ ekliyoruz. Yufkamızın birini ikiye bölüp tezgaha seriyoruz. Yarım ay şeklinde oluyor ya, düz kısmı bize doğru gelecek şekilde seriyoruz. Üzerine yoğurtlu karışımdan sürüyoruz. Patatesi yufkanın düz kısmına boylu boyunca çizgi şeklinde koyup yufkayı rulo yapıyoruz. Daha sonra gül böreği gibi serip yağlanmış tepsimizin tam ortasına koyuyoruz. Diğer yufkaları da aynı şekilde rulo yaptıktan sonra ilk koyduğumuz yufkanın etrafına sara sara devam ediyoruz. Yufkaların hepsini bu şekilde döşedikten sonra üstlerine sıvıyağlı yoğurttan sürüp çörekotu serpiyoruz. 170-175 derecelik sırında pişiriyoruz. Pişince de her zamanki gibi oturup afiyetler yiyoruz :)
Haydi hepinize iyi bayramlar.

11 Kasım 2010 Perşembe

Ne Kadar Da Güzeller Değil Mi? :)


Bu blog işine yabancıyken yani sadece blog gezmeleri yaparken bazı bloggerların tanışıp kaynaştığına hatta kimisinin güzel dostluklar kurduguna şahit olurdum. Benim henüz öyle ilerlemiş bir dostluğum olmadı kimseyle :) Ama yavaş yavaş tanımaya başladığım ve "iyi ki tanımışım" dediğim kişiler olmaya başladı. Kimisine yazdığı yazılarla yakınlık duydum, kimisinin bebişlerine bayıldım :), kimisinin el emeği ürünlerine hayran kaldım, kimisine de öyle durup dururken içim ısındı. Tabi ki daha fazlası da var ama bunları diğerlerinden ayıran özellikler fa.cebook, Tw.itter, M.sn veya telefonla da arasıra görüşüyor olmamdır.
Şimdi ben niye anlattım bunu?
Teeeey ağustos ayında kopurcuk.com'da birinci yıl şerefine Şeyda hediye veriyordu. Ben normalde bloglarda bu tip şeylere pek katılmam. Çünkü hediye veren kişi illa ki takipçisi olmamızı ve bu hediye işini blogumuzda yayınlamamızı ister :) Köpürcük'ü de ben daha o gün takibe almıştım :) Dolayısıyla denk geldi ve çekilişe katıldım. Ve bu sevimli maymuncuğu kazandım :)

Artık onun adı Bobo ve her gece bizimle beraber y.atıyor valla :D
Sonracıma, Köpürcük'ün çok beğendiğim bir çalışması daha vardı. Eşimin yeğeni için yaptırmak istiyordum ne zamandır ama annesinden bebişin giysilerini almanın yolunu bulamamıştım :) En sonunda aldım ve Şeyda'dan o çalışmasını anı defteri olarak yapmasını rica ettim. İpek'imizin kıyafetlerini kulanarak oluşturacaktı defteri. Böylece o minik kıyafetler de defter halinde saklanmış olacak, güzel bir hatıra olarak uzun yıllar saklanabilecekti.

Şeyda defteri hazırlayıp da Bobo'yla birlikte bana ulaştırdığında, defterin beklediğimden de güzel oldugunu gördüm. Nitekim, İpek'in birinci yaşgününde hediyesini verdiğimizde de çok beğenildi. O yüzden bu post Köpürcük Şeyda'ya adanmıştır efem :) Pasajını da mutlaka ziyaret etmenizi ve çocuklarınız için gayet sağlıklı ve güzel olan ürünlerinden birer tane edinmenizi tavsiye ederim :)

Şeyda, tekrar teşekkür ederim. Ellerine sağlık.
Fotoğraflar Şeyda'nın sitesinden ve pasajından alınmıştır.

8 Kasım 2010 Pazartesi

Kocaman Oldu Keratalar :)

Hatta şimdi daha da büyüdüler ve tombiş p.opolarını sallaya sallaya koşuşturuyorlar, haber vereyim dedim :)







Fotolorun kötü görünüyor olmasında bu seferki bahanem de şöyle: cep telefonumla çekildiler efem :P