28 Ağustos 2010 Cumartesi

TAHİNLİ TART


Bu dünyada yani internet dünyasında ne kadar çok yemek bloğu ve yemek sitesi falan var dimi? Bırakın tarif aramayı, hangi yemeği yapacağınızı bilmediğiniz zamanlarda bile güzel menü önerileri, püf noktaları, sofra düzenine detaylar vs bulabiliyorsunuz üç beş tıkla. Seç beğen al :) Hele de belli başlı sitelerin tarifleri bir müddet sonra vazgeçilmez oluyor, çünkü birebir tutturabiliyorsunuz.
Ben de internette en çok vakti bu yemek blogları/sitelerinde geçiriyorum. Görüntüsünü ve tarifini beğendiğim bir sürü yemek/tatlı/çorba vs birikti yapmak istediğim. Çoğunun çıktısını alıp dosyamda muhafaza ediyorum, kimini hemen mailime yolluyorum sonra unutuyorum :D Kimini de hemen o akşam yapıyorum, pratikse. Bazılarını ise bloğumda şu sağ tarafta bir yere "Denemem Gerekenler" başlığı altında kaydediyorum.

Oradaki tariflerden biri bu Tahinli Tart. Rummanın sitesinden almıştım tarifi aylar önce. Ama denemek anca nasip oldu ve iyi ki denemişim diyorum :) Ve size de denemenizi tavsiye ederek tarife geçiyorum:


MALZEMELER:
1 Paket margarin ( ben bir paketten 2 kş kadar eksik kullandım)
3 yemek kş yoğurt
3 su br un
1 çorba kş pudra şekeri (ben 2 kş kullandım)
yarım paket kabartma tozu (ben maalesef koymayı unuttum)

Üzeri için:
1 su br tahin
1 su br ceviz
1 su br şeker


YAPILIŞI:
Hamur malzemelerinin hepsini birden karıştırıp yoğurduktan sonra, hamurdan limon büyüklüğünde bir parçayı ayırıp buzlukta dondurun. Kalan hamuru, pişireceğiniz kaba (tart kalıbı, kek kalıbı) yayın.
Cevizi incecik çekin. Sonra tahin ve şekerle karıştırın. Bu karışımı hamurun üzerinize yayın. Buzlukta dondurduğunuz hamur parçasını da bu karışımın üzerine rendeleyin.

170 derece fırında üzeri kızarınaya kadar pişirdikten sonra biraz soğumaya bırakın ve üzerine pudra şekeri serpin. Pudra şekerini, servis yaparken de serpebilirsiniz.

23 Ağustos 2010 Pazartesi

GELSİN İFTAR SOFRALARI :)

Başlığa bakıp da her akşam bi iftar daveti verdiğimi falan zannetmeyin :) Malum, çalışıyorum ve anca iftar saatinde evde olabiliyorum. Ama aslında çok istiyorum güzel sofralar hazırlayıp da misafir ağırlamayı ve yemeklerimi beğenmelerini :P
Ramazanın ilk haftası zaten tatildeydik. O yüzden, üç gün önce, cumartesi günü verdim ilk iftar davetimi. Tatlımı ve çorbamı Cuma akşamından yaptım. Cumartesi de geri kalan kısmı tamamladım. Ve akşam da kayınpederim, eltim, kaynım ve minik kızları İpek Hn misafirimizdi. Soframı da yemeklerimi de özene özene hazırladım. Zaten bu aralar ne zaman güzel bir sofra hazırlasam, güzel yemekler yapsam, daha da özeniyorum, fotoğraflarını çekip bloğuma koyabilmek için :D Galiba blogger olmanın ilk kurallarından biri de bu :P Nitekim bu davetimde de aynı şey oldu. Amaaaa yine fotoğraf çekemedim :D Çünkü tam iftar saatinde, misafirlerim geldikten sonra tamamlanmıştı herşey. Hem unuttum hem de millete "siz azcık durun ben üç beş fotoğraf çekicem" diyemedim tabi :) Sonra da yemek kalmadı zaten :D Aslında ana yemekten bir parça kalmıştı, pilav da vardı, onları tekrar bir tabağa koyup fotoğrafını çekerim diye düşünüyordum ama misafirler gittikten sonra ben bu dediğimi yapana dek eşim kalkıp o kalan yemeği de yedi :D O yüzden ben size şimdilik sadece yoğurtlu patates püresi fotoğrafını ve tarifini verebilirim :)
Tabi fotoğraflar yine kötü, ortam ışığından dolayı. Ve üzerinden iki gün geçtikten sonra çekildiği için tuhaf görünüyorlar.Ama zaten benim blogum yemek blogu olmadıgı için mükemmel olmalarına da gerek yok :D


YOĞURTLU PATATES EZMESİ (diyelim:) )

Malzemeler:
İstenilen miktarda patates (ben 5 tane kullandım)
Yoğurt
Bir-iki diş sarımsak
Tuz
Karabiber
Pulbiber
Bir yemek kş kadar tereyağı

Yapılışı:
Patateslerin kabuklarını soyup ikiye böldükten sonra haşlayın. Haşlandıktan sonra sıcakken iyice ezip tereyağıyla karıştırın. Daha sonra baharatları ve tuzu da ekleyin, soğumaya bırakın. Bu esnada sarımsakları ezip yoğurtla karıştırarak sarımsaklı yoğurt elde edin :)
Patatesler soğuduktan sonra ceviz büyüklüğünde küçük toplar yapın ve ortasını oyarak servis tabağınıza dizin. Oydugunuz kısımlara da sarımsaklı yoğurt doldurun ve üzerlerine pul biber serperek servis yapın.

İşte bu kadar :) Tarif bile denemeyecek akdar basit bir aparatif yani :) Yaparsanız kolay gelsin ve afiyet olsuuuunn :)

17 Ağustos 2010 Salı

BEN TATİLDEN DÖNDÜM, HALA BURADA MISINIZ ACABA :)


Başlığı böyle atınca sanki son postumdan bu yana yani 20-25 gündür tatildeymişim gibi oldu ama nerdeeeee :) Evet, tatilden dün gece dönddük ama bir haftalık bir tatildi. Buna da şükür tabi.

Tatil zamanım en bunaldıgım zamana denk geldi açıkcası. Tatil öncesi yoğun iş günlerim vardı. Yıllık izin vakti gelmiş olan arkadaşların yerine baktım sırasıyla. Bilmediğim işler değil elbet ama yine de uzun zamandır yapmadıgım ve sonuçta başkasına ait olan işler olunca bi tedirgin oluyor insan. Aman yapabilir miyim, yanlış yapar mıyım, işleri karıştırır mıyım gibi endişelerle geçti günler :) Ama alnımın akıyla çıktım işin içinden Allahın izniyle :) Sonra daaaa benim tatil vaktim geldi tabi :)

Öncelikle otobüsümüzden bahsetmek istiyorum. Otelin kendi otobüsüyle yolculuk yaptık. İki katlı bir otobüs ve alt kat tıpkı tren gibi kabinlerden oluşuyor. Ama iki kişilik kabinler. Gepgeniş deri koltuklar, yemek masası, TVler, TVde yüklü filmler, ikramlar vs :) Yani tam bizim gibi keyif insanlarına göre :D Ben yol korkagı oldugum için yol boyunca genelde otobüsün kamerasından yolu seyrettim :)

11 saatlik yolculuktan sonra otele varır varmaz ilk işimiz deli gibi yemek yemek oldu tabi :D Ondan sonra da ver elini miiisssss gibi deniz! Üstelik mavi bayraklı plajıyla. Eşim de ben de pek yüzme bilmediğimiz için (hatta ben hiç bilmediğim ve ağzıma-burnuma-kulağıma su girecek diye tırsa tırsa anca çeneme kadar suya girebildiğim için) sudaki en büyük eğlencemiz elele tutuşup bir daire oluşturarak zıp zıp zıplamak ve Heidi ile Peter gibi dönüp durmaktı :))

İlk iki günümüz bu şekilde çılgınlar gibi eğlenerek geçti :)))) Sonra zaten Ramazan başladı ve o daha bi güzeldi. Gece uyumayıp sabaha kadar dolaşmak, animasyonları yada sinema salonundaki filmleri seyretmek, büyük bir kalabalıkla sahur yapmak vs... Üstelik Ramazan münasebetiyle deniz gece çok geç saate kadar aydınlatılıyordu ve biz gece denize girmenin o eşsiz zevkini de tattık :)
Sonraki üç gün, kendimi güneş altında fena halde yakmış olmaktan dolayı, yanık kremi sürüp odada yatarak geçti :) Tabi ben yatarken, eşim havuzdan çıkmak bilmedi ayol, vicdansız adam :P
Geri dönüşten önceki günümüzde, azcık da çevreyi dolaşalım deyip internetten ufak bir araltırma yaptıktan sonra, Akbükdeki Saplı Adaya gidelim dedik. Ve iyi ki demişiz! Aman Allahım bu nasıl bir güzelliktir!

Sahilden yaklaşık bir km kadar içerde, denizde ufak bir adacık saplı ada. Ve o adaya, denizin içinde yürüyerek gidiyorsunuz! Su dizlerinize kadar bile gelmiyor ve tertemiz, berrak bir su! Örnek:

Adaya çıkınca birşey yok. Çorak bir yer. Ama manzara süper tabi. Neredeyse denizin ortasındasınız ve bütün Akbükü 360 derece görebiliyorsunuz! Bembeyaz yazlık evler-siteler, sahilde birsürü cıbır cıbır eğlenen tatilciler vs... :) Bayıldım bayıldım! Ama doyamadım :S
Dün gece geç saatte eve geldik ve ben bu sabah işbaşı yaptım. Nasıl zor geldiğini tahmin edebiliyorsunuzdur :) Üstelik hava sıcak ve oruçluyuz. Allahtan çabuk geçti gün. Ve şunu da farkettim ki, tatil bana pek de yaramıyor :D İş delisiyim sanırım ben. Yani tamam işteyken çok bunaldıgım anlar oluyor ve çekip gitmek istiyorum ama tamamen işsiz de kalırsam kafayı yerim yani. Üç-beş ayda bir, birer haftalık yada beşer günlük iznim olursa, ölene kadar çalışırım valla :D Hehe.
Neyse efendim, daha bir valiz dolusu çamaşır beni ve makineyi bekliyor yıkanmak için. Hele bi onları da halledeyim de evimin temizliğine geçeyim. Ah nedir bu çalışan bayanların çektiği be yaw :)