31 Ekim 2010 Pazar

Tavuklu Mantarlı Krep

Yazılarıma ara vermek konusunda yeni bir rekor daha kırmadan yazayım birşeyler :)
Çok sık yemek yapmadığımı biliyorsunuz :P Bu posta konu olan yemek de teeee Ramazan'da yapılmıştır efendim. Fotoğraflar yine kötü, ahşap evimizin sarı ve loş havasından nasiplendiği için. İdare ediverin :)

Tarifi Mutfak Sırlarından buldum. Fakat malzeme miktarını artırdım. Bazı malzemelerde de değişiklikler yaptım. Tarifim aşağıda. Ama siz fotoğraflar için oraya bakın, benimkilere bakmayın :P

Malzemeler:
2 parça tavuk göğsü
10 tane kadar mantar
1 yemek kaşığı tereyağı
Tuz, karabiber, pulbiber, kimyon
Dilimlenmiş kaşar peyniri

Krep için;
Yarım litre süt
1 yumurta
1-1,5 su br kadar un
1-2 yemek kş sıvıyağ
tuz



Yapılışı:
Tereyağını eritin. Kuşbaşı doğranmış tavukları beyazlayana kadar bu yağda kavurun. Mantarları da ekledikten sonra, tavuklar iyice pişene kadar soteleyin. Tuz ve baharatlarını da ekledikten sonra ocaktan alın.
Krep için, bütün krep malzemelerini bir kapta kek malzemesi kadar akışkan olana dek hiç pütür bırakmadan çırpın. Hatta biraz daha sıvı oalbilir. Bunu elde etmek için bir miktar daha süt yada ılık su ekleyebilirsiniz. 1 yemek kş kadar sıvıyap kızdırdığınız krep tavasına bu karışımdan bir kepçe kadar döküp arkalı önlü pişirin. Kişi sayısı kada krep yapacaksınız.
Daha sonra krebin ortasına tavuklu harçtan koyup bohça şeklinde sarın. Asıl tarifte rulo yapılmış ama ben bohça şeklinde sardım. Yağlanmış borcama kreplerinizi dizip 180 derece fırında 15 dk kadar pişirdikten sonra üstlerine kaşar dilimlerinizi (rende kaşar da olabilir) koyarak, peynirler eriyene kadar daha fırında tutup servis yapın.

İşte hepsi bu kadar. Doyurucu ve güzel bir yemek oluyor. Tabi ben bi de fotoğrafları güzel çekebilseydim bunu daha iyi anlayacaktınız :) Ama alıştınız artık siz bana dimi :)
Bu aralar güzel şeyler peşindeyim ama bir müddet daha bende kalsın :) Çünkü kendimden emin değilim :P Öyle maymun iştahlıyım ki her an vazgeçebilirim o güzel işlerden :) O zaman size rezil olurum ayol :P Onun için, hele ortaya birşeyler çıkaracak kadar sebat göstereyim de bu güzel şeyler, ondan sonra tekrar görüşelim sizinle :) Haydi bakalım bu post da burada biter. Kimbilir bir daha ne zamn gelirim karşınıza :P

13 Ekim 2010 Çarşamba

Missss Gibi Bir Tuzlu Kurabiye :)


Günler bazen sıkıcı, bazen yorucu, bazen çok yorucu, bazen sıkıcı, bazen çok sıkıcı, bazen de yorucu olarak geçiiiip gidiyor. Şöyle bir düşündüm de, günler böyle geçip giderken yaptığım ekstra hiçbirşey yok. Gezmeye, hava almaya bile çıkmıyoruz nedensiz. Genelde ulaşım sorununu düşünüyoruz. Arabamız yok ve merkezi bir yerde oturuyor olmamıza rağmen maalesef otobüs sorunumuz var. O yüzden de bi yere gitmeyi düşünsek bile "aman nasıl döncez şimdi yaa" diye düşünüp oturuyoruz yine evde kös kös. Sabah kalk, koştur koştur işe git tıklım tıklım otobüslerde. Sonra akşam da yine koştur koştur vapur-otobüs-ev. Zaten saatin oldukça geç olmasından dolayı pişmanlık ve sıkıntı içinde ye alelacele hazırladığın yemekleri -ki genelde makarna-. Değişik birşeyler olsun istiyorum ama olmuyor. Hayatımdaki tek hareket arada sırada poğaça-börek falan yapmak :D

Bu kurabiyeleri de atraksiyon amaçlı yapmış olup afiyetle de yemiş bulunmaktayım :) Gelen gidenimiz, arayan soranımız da hiiiç olmadıgı için hepsini tek başıma yedim.
Lisedeyken yani bundan yıllaaaar önce sınıf arkadaşım Ümmühanlarda yemiştim bu kurabiyeyi ilk olarak. Rahmetli anneciği yapmıştı. Ve hemen tarifini almıştım. O gün bugündür sürekli yaparım. Hakikaten harika bir tadı var. Ve kolay kolay da bayatlamıyor. En azından bir kere mutlaka denemenizi öneririm. Sonra siz zaten devam edeceksiniz yapıp de yemeye :) E tarife geçeyim ben o zaman :)

Malzemeler:
1 çay bardağı süt
Yaklaşık bir su bardağı sıvıyağ
1 yumurta sarısı (beyazı kurabiyelerin üstüne sürülecek)
7 çay kaşığı tozşeker
3,5 çay kaşığı tuz
1 çay kaşığı kadar mahlep (olmasa da olur)
Kabartma tozu
Aldığı kadar un
Çörekotu


Yapılışı:
Süt, sıvıyağ ve yumurta sarısını hamur kabınıza alıp iyice karıştırın. Daha sonra mir miktar un ekleyin. Una şeker, tuz, mahlep ve kabartma tozunu ilave edin. İyice karıştırın. Kıvamına göre azar azar un eklemeye devam edin. Hamur katı bir hamur olmuyor. ama un kurabiyesi gibi parça parça da olmuyor. Göz göz olmuş bir hamur elde ediyorsunuz. Bal peteği falan gibi :) Keşke hamuru da fotoğraflasaymışım ama aklıma gelmedi :(
Hamur hazır olunca hamurdan küçük parçalar koparıp istediğiniz şekli vererek yağlanmış fırın tepsisine dizin. Üzerlerine yumurta akını sürüp çörekotu serptikten sonra 175 derece fırında üzerleri kızarana kadar pişirip afiyetle yiyin :)

1 Ekim 2010 Cuma

LÜTFEN BAKIN BURAYA LÜTFEEENNNN :)

Oturduğumuz apartmanın giriş katı boş bir dükkan. Onun altında da dükkanın bodrumu var. O bodrumun da yan tarafta demir parmaklı ve fakat camsız bir kapısı var yüksekçe. Bazen şu meraklı ve yaramaz kedi milleti mensuplarından biri o kapıdan içeri atlıyor ve bir daha çıkamayıp miyavlayarak mahalleyi ayağa kaldırıyor. O zaman da bize bir telefon geliyor "bodruma yine kedi girmiş,çıkarıverin" diye. Çünkü anahtar bizde.

Geçen gün de yine aynı şey olmuş,dayımız eşimi aramış. Kedi miyavlıyor,yine içeri girip çıkamadılar galiba, bi bakın diye. Eşim de aşağıya indi akşam. Ama gitti gelmez. Telefonunu da evde bıraktığı için ulaşamadım ve epey meraklandım. Giyinip inmeye de üşendim doğrusu :)

Bir müddet sonra yüzünde koca bir sırıtışla geldi. Meğer o miyavlayan kedi yeni doğum yapmış bir anne kediymiş :)) Ve maalesef sanırım açlıktan neredeyse baygın haldeymiş :( Eşim de markete gidip süt ve su almış. Kedi o kadar çok içmiş ki! Yazık :(

Sonra hemen ben de gittim baktım. Dört tane mini minnacık kedişşş :)) Üç tanesi simmsiyah, bir tanesi de sapsarı sarman :) Daha gözleri bile açık değil, sesleri bile çıkmıyor :) Öööyle sokulmuşlar birbirlerine sımsıkı, yatıyorlar :)

Anne kedi bebeklere hiç yanaştırmıyor. Hemen hırlıyor tıslıyor. Saldıracakmış gibi yapıyor yazık. Yemek koyuyoruz, gözü yemekte kalıyor ama yavrularını alırız diye korkup yemeğin yanına gitmiyr. Biz uzaklaşına gidip yiyor ama sürekli bizden tarafa çeviriyor kafasını :)

En son dün uğradım yanlarına. Hala gözleri açılmamış olmasına rağmen sarman olan pek hareketli :) Çok yaramaz olacak belli :)

Bugün de eşim bu fotoğrafları çekmiş. Sarmanın gözler açılmış ve nerdeyse her fotoğrafta başka bir yerde duruyor :) Elime alıp mıncıklamamak için zor tutuyorum kendimi yaa. Ama, bu kadar küçük yavrulara dokununca anne kedi insan kokusu alıp bakmıyormuş yavrulara diye duymuştum. Doğru mu bilmem ama yine de her ihtimale karşı dokunmuyorum. Ama hele bi büyüsünler azcık daha, mahvedicem onlarııı :))

Tabi şu da var: Onları hep aşağıda tutamayız maalesef :( Biraz büyüdüklerinde sokağa bırakmak zorundayız. Evde de bakamayız :( O yüzden, aranızda sahiplenmek isteyen olursa bildirsin lütfen. Şimdi ekmek elden su gölden besleniyorlar ama alışmalarını da istemiyoruz. Çünkü sokağa bıraktığımızda yemek bulmada zorlanabilirler. Belki de zorlanmazlar, sonuçta anne kedi sokak kedisiydi.

İşte böyle kedişlerin ve bizim halimiz :) Şimdilik evdeki tek konumuz onlar :) Günde birkaç kez arıyorum "yemek verdin mi?" , "napıyolar?" falan diye :) Anne kedi de amma sahiplenici hee. Kendi bebeğini öldürüp çöpe falan atan anneler nasıl yapıyorlar anlayamıyorum :(
Neyse.. Ben eşimi bi arayayım bakalım napıyo bizim sarman :) Hepinize güzel bir haftasonu dilerim. Miyuuuuwwww :))