28 Şubat 2012 Salı

Fatih Camisi Kedileri Yırtık ile Pırtık :)

Ohh onca karlı havadan sonra miss gibi güneş var, gel şöyle uzanalım Pırtık.



Gel gel, iyice gerinelim şöööyleee ooohhhh! Karnımız da tok. Bırak etrafa bakmayı hadi gerin sen de Pırtık!



Kime bakıyorsun sen öyle yahu? Biri mi var? Bozma şimdi rahatımı.



-Kim var dur ben de bakayım. Bana rahat yok. Ah Pırtık ah...



-Ama Yırtık abi, biri bizi gözetliyor görmüyor musun?



-Huuooopp abicim buyur, kime bakmıştın? İizn aldın mı da çekiyorsun fotoğraflarımızı? Bi rahat yok mu sizden bize?



-Hadi ikile bakiiiim, bi daha görmiyim seni buralarda! Ha yiyecek falan getireceksen o ayrı tabi.



-Hadi gel Pırtık, keyfimize devam edelim. Yat uzan şöyle.



-Sağol Yırtık abi, sen olmasan naparım ben buralarda, annem yoooookkk babam yooookk, boynu bükük gariban bir kediyim ben. Geliyorum. Güneşin tadını çıkaralım hadi tembel tembel.

18 Şubat 2012 Cumartesi

Cici Kolye ve Cici Broş :)



Bizim yaştakiler bilirler. Teeee önceleri bu internet olayı yeni başladığı zamanlarda ICQ vardı, MIRC vardı. Yeni şeyler çıktıkça diğerlerinin pabuçlar dama atıldı sırayla. Sonra malumunuz ki Facebook çıktı. İlk zamanlar 7/24 oralardaydık nerdeyse. Herkes ilkokul-ortaokul-lise arkadaşlarını bulmak için yoğun çaba gösterdi :)



Bu esnada bloglar da yavaş yavaş yaygınlaşıyordu. Ben de açtım bir blog malumunuzdur ki :) Sonra bloglar arası buluşup kaynaşmalar, arkadaş edinmeler vs vs... Son bağımlılıklarımızdan biri de twitter elbette :)Benden kaçar mı ayol, hemen alıverdim bi hesap :P Bloglarını takip ettiğim insanları twitterda da takip etmeye başladım. Facebook'un pabucu da yavaş yavaş dama atılmaya başladı sanki benim açımdan :)



Twitterda takip ettiğim ve bir kez de olsa görüşüp tanışma fırsatı bulduğum kişilerden biri de Ebru idi. Çok şirin ve güzel sapsarı bir küçük kızı bir de tembel bir kedisi var :) Kişiye özel tasarımlarını sergilediği bir sitesi de var. Pek becerikli yani :)



İki üç ay önce twitter hesabında, kendi yaptığı bir kolyenin fotoğrafını koymuştu ve bayıldım! Hemen bir kolye yaptırasım geldi, birine hediye etmek için. O kişiyle ilgili birkaç ayrıntıyı yazdım Ebru'ya. Tuttuğu takımı, bir kedisi ve köpeği oldugunu falan. Ve hemen tasarladı kolyeyi :) Çok hoşuma gitti. Kolye bahane oldu ve işyerime geldi vermek için. Tanışmış olduk.



Veeee bana bir de sürprizi vardı!! Çook utandım. Ben hep utanırım zaten biri bana hediye verdiğinde. Hakikaten çok utanırım, yerin dibine geçerim. Çizgi film karakteri Heidi'yye ölüp bittiğimi bilen Ebru, bana da Heidi ve kuzusunun oldugu bir broş yapıp getirmişti :) Kullanmaya kıyamadım, kutusuyla sakladım :)
Buradan Ebru'ya tekrar teşekkür ediyorum. Ve blog arkadaşlarımı seviyorum :) Heeepsini! Bissürüler :) Ne güzel...

8 Şubat 2012 Çarşamba

Ben Pasta Yaptım ve Güzel Oldu :)




Tatlı seven bir insan değilim ben. Bazı zamanlarda tutan tatlı krizime bir çikolata bile fazla gelir. Hele şerbetli tatlıları üçer beşer yiyebilenlere şaşarım. Çoğu zaman bir tane baklava bile yakar kavurur içimi. Ama yaklaşık 2 aydır canım hep tatlı şeyler çekiyor nedense. He bi de pastırma :) Tatlı şey derken de baklava türü değil de pasta falan istiyorum. Geçen gün Sevil oldukça pratik bir pasta tarifi yayınlayınca yapasım geldi. Pnadispanyayı da hazır kullanmıştı. Yani çok uğraşmayacaktım. Hemen eşime eksik malzemelerin siparişini verdim. Fakat eşim pastaban almayı unutmuş. E benim aklıma düşen öyle kalır mı? Kalmaaaaazz :) Hemen pandispanya tariflerine baktım. Yapmaya hiç cesaret edememiştim. Bir de pandispanyalarda çok yumurta oluyor, yumurta sevmeyen biri olarak yapasım gelmiyordu :) O yüzden pandispanyadan ziyade, pasta yapmaya uygun kek tarifleri aradım. Bu sefer de sağolsun Papatya Prenses yetişti yine imdadıma :) Verdiği tarifi çok beğendim ve aklımın da bloğumun da bir köşesinde mutlaka olması gerektiğine karar vererek üşenmedim fotoğraf çektim gece gece :) Cep telefonuyla çekildi fotoğraflar. Gerçi makineyle çektiğimde de kötü oluyor, alıştınız :)
Yine çok konuştum. Tarife geçiyorum hemen...



MALZEMELER:

Keki için:
3 yumurta
1,5 çay bardağı şeker
1 çay bardağı süt
3,5 çay bardağı un
1 çay bardağı sıvıyağ
vanilya
kabartma tozu

Muhallebisi İçin:
500 ml süt
3 yemek kaşığı un
8 yemek kaşığı toz şeker
200 gr Labne peyniri
1 paket vanilya

YAPILIŞI:

Krema için, vanilya hariç bütün malzemeleri muhallebi kıvamına gelinceye dek karıştırarak pişiriyoruz. Vanilyayı da ekleyip ocağı kapatarak soğumaya bırakıyoruz.
Kek için, yumurtalar ve şekeri çırptıktan sonra yağ ve sütü ekleyip karıştırıyoruz. Un, vanilya ve kabartma tuzunu da ekleyip karıştırdıktan sonra, yağlayıp az miktar unladığımız küçük boy tepsiye karışımı döküyoruz. 175 derece fırında pişiriyoruz.
Kek soğuyunca ortadan ikiye ayırıp iki ayrı pastaban elde etmiş oluyoruz. Alt kısma muhallebinin yarısını güzelce yayıyoruz. Üzerine muz dilimleri yada istediğiniz herhangi bir meyveyi döşüyorsunuz. Daha sonra diğer pastabanı da üzerine kapatıp kalan muhallebiyi her tarafına döküyoruz. En üstü de istediğimiz şekilde süsledikten sonra dilimleyip afiyetle yiyoruz.
Kolay gelsin :)

4 Şubat 2012 Cumartesi

Sahte El Açması Kol Böreği :)



Önceden börekler genelde el açması yapılırdı. Ve tadına da doyum olmazdı. Hazır yufka börekleri de güzel oluyor ama el açmasının tadı bir başka tabi. Ama şimdilerde yufka açmayı bilen, bilse bile üşenmeyip böreklerini kendi açtıkları yufka ile yapan kadınlar pek yok sanırım dimi :) Şahsen ben hiç yufka falan açamam. Yufka açmayı bırak, hamur yoğurmaya bile üşenirim. Poğaça falan yapacağım zaman hamurunu ekmek makinesinde yapıyorum genelde. Bunda kemiklerimin güçsüz olmasının da payı vardır gerçi. Çabuk yoruluyorum. Ama yine de üşengeç olduğumu da inkar edemiyciiiimm :)



Geçen gün Papatya Prenses kahvaltı sofraları için öneriler vermişti. Önerilerden biri de Unlu Börek idi. Az malzemeli, sütsüz-yumurtasız, yapımı kolay ve yorumlarda epey övgü alan bir börek olduğunu görünce deneyesim geldi. Papatya'nın birçok tarifini denemiş olmama rağmen bloğuma hiç koymadım o tarifleri. Bunda da yine fotoğraf çekme üşengeçliğimin de payı var ama genelde öyle lezzetli tarifler oluyordu ki hemen bitiriyorduk :) Papatya da sitem ediyordu bana, onun tariflerini bloğuma hiç koymadım diye :) Bu sefer nihayet şeytanın bacağını kırıyor ve bu güzel böreğin tarifini sizlerle paylaşıyorum.
Börek hazır yufkadan yapılmış olmasına rağmen, içine un serpildiği için el açması börekleri anımsatıyor tadı. Ve sanırım tereyağının da etkisiyle gayet lezzetli bir börek. E ben susayım da tarif konuşsun artık. Denemenizi tavsiye ediyorum. Zaten çabucak yapılan ve çabucak da pişen bir börek. ( Patatesi haşlama seansını saymazsak :) Patates haşlamak da en uyuz oldugum şeylerdendir.)



Malzemeler:

3 yufka
2 büyük patates
Biraz beyaz peynir (asıl tarifte kaşar peyniri ve lor vardı)
100 gr eritilmiş tereyağı
2 çay bardağı sıvıyağ (ben yağları göz kararı kullandım )
Un
Karabiber
Tuz



Yapılışı:

Patatesleri haşlayıp ezin. Peynir, tuz ve karabiberi ekleyip iyice karıştırın.
Tereyağını eritip sıvıyağı da içine ilave edin.
Bir yufkayı tezgaha yayın. Üzerine yağ karışımından sürüp un eleyin her tarafına.
Sonra Yufkayı ikiye katlayın. (yarısını diğer yarısının üzerine kapatın. Papatyanın yazısında ayrıntılı fotoğraflar var.) Tekrar yağ sürüp un eleyin. Uzun kenara patatesli harçtan koyup kenarları içeri katlayıp rulo şeklinde sarın. 4er parmak kalınlığında dilimleyip yağlanmış tepsiye dizin.
Diğer yufkaları da aynı şekilde yaptıktan sonra, kalan yağa biraz su ekleyip dilimlerin üzerine sürün. Üzerleri kızarana kadar 175 derece fırında pişirip afiyetle yiyin. Dikkat edin ağzınız yanmasın :P