29 Ocak 2010 Cuma

İşşşşşşş :)


Sevdiğim bir işim oldugunu daha önce de söylemiştim. Eminönünde bir şirkette muhasebe departmanındayım. Yani sürekli hesap kitap işleriyle uğraşıyoruz. Ben müşteriler kısmındayım. Bu müşteri milletinin hiç derdi tasası bitmiyor. Birşey alır, aldığını inkar eder. Borcunu inkar eder. Ödeme yapmaz, yaptığını iddia eder. İade yapar, iade faturası kesmez, KDV'yi neden düşmedin diye isyan eder. Vs vs . Pazarlamacılarımız desen, onlar da ayrı bir alem :) Bazen didişiriz bazen gülüşürüz. Ama yine de hala seviyorum işimi işte :) Çalışma arkadaşlarımı da seviyorum. Hepsi gerçekten de iyi ve güzel insanlar. Arasıra tabi ki tartışmalarımız, anlaşamadığımız konular oluyor. Ama bunlar da yaşamın olmazsa olmazları zaten. En küçüğünden en büyüğüne, bayanından erkeğine kadar hepsi de efendi, saygılı, iyi insanlar. Ne erkeklerde ne de bayanlarda ters bir hareket görmedim şimdiye kadar. Ne kimseye yan gözle bakarlar ne de kuyu kazmaya çalışırlar.
İşverenlerimiz de çok iyiler. Abi kardeş iki tane patronumuz var. Hak-hukuk gözeten, yardımsever insanlar. Tek şikayetçi oldugum konu yol. Ben Anadolu yakasındayım, İşyerim Avrupa yakasında. Aslında mesafe yakın. Ama mesela vapuru 5 saniye ile kaçırırsam, 25 dakika sonraki vapura kalıyorum. Böyle olunca otobüsümü de kaçırıyor ve yine 20-25 dakika sonraki otobüse biniyorum. Ve trafiğe takılıyorum. Etti mi sana toplamda 1 saat kayıp :( Sonra eve git, yemek yok. Yemek yap, bulaşıkları toparla, ortalığı düzelt, çamaşır vs derken epey geç oluyor, yatıyorum. Önceden 45 dakika, 1-2 saat yatakta ordan oraya dönüp uyuyamadığımı bilirim ama şimdi kafamı koyar koymaz birkaç saniye içinde uyuyorum yorgunluktan. E ne bi sosyal hayat, ne eşimle oturup muhabbet etmek, ne gezmek ne tozmak. Bunlara uzak kalıyorum. İşten çıksam, İstanbul'da yaşam zor. Maddiyat en büyük engellerden biri. Çıkmasam, yorgunluk ve birçok şeyden soyutlanmış bir yaşam...
Amaaaaan devam ediyorum işte. Pes ettiğim yere kadar gideyim :) Ayy ben ne kadar tutarsız bir insanım yaa :P Acaba yükselenim ikizler mi ki?
Yukarıdaki fotoğraf, yıllardır burada çalışan bir muhasebeci abimizin emeklilik vesilesiyle giderken bana emanet ettiği küçük bambum :)
Aşağıdaki fotoğraf da iş arkadaşım A.nın (karşı masada kafası görÜnüyo :P ) kedileri çok sevdiğim için bana hediye ettiği, fotoğrafını çekebilmek için masaya konmuş olsa da gerçekte bilgisayarımın tepesinden bana bakan sepet içi pisiciğim :)

Bu post anlamsız, amaçsız ve saçma bir post oldu :) Okuduğunuza pişman olmuşsanız kızmam :P En iyisi, siz en başa dönün, başlığı okuyun ve sonra okumaktan vazgeçin :P

7 yorum:

Sümeyye dedi ki...

Çok güzel bi yazı olmuş bir sene öncesine götürdü beni,işle ev arasında az koşturmadım bende,bilirim zorluğunu...Allah yardımcın olsun.

kirazzade dedi ki...

Amin,sağolasın. Bir bebeğe tam olarak karar verene kadar devam etmemi düşünüyoruz şimdilik :)

nohut oda dedi ki...

bence seni tanımamıza yardım eden gayet hoş bir yazı:)

kirazzade dedi ki...

Okuduğuna pişman olmayan iki okuyucum var, ne güzel :P

ümmühan dedi ki...

ay ben de yeni okudum
2 gün gecemedim bilg. başına neler olmus neler :)
be de pişman olmayan 3. kişiyim

E.T. dedi ki...

bende 4.kişiyim ama aslında 3.kişi bendim nohut odadan sora yorum yazacaktım ama yazmamıştım:P yazim baride şimdi ki sıramı yeni geleceklere kaptırmim.

kirazzade dedi ki...

Ümmüşüm sağol ;)
Görmcüğüm, kuzguna yavrusu anka görünürmüş, sen de o yüzden pişman olmamışsındır, hani akrabayız ya :P